12 Ocak 2014 Pazar

Bir Gülüşün Yolculuğu

Güldüğü zamanlarda aklına gelebiliyor muyum,bilmiyorum.
Onun ne zaman güldüğünü de bilmiyorum son zamanlarda.
Aklımın içinde hep gülüyor. Kahkaha atmıyor ama gülüyor. Gözleri kısılıyor,dudakları yayılıyor,sesinin tınısı değişiyor. Özetle bir yol problemindeki arabanın "A" noktasından "B" noktasına gitmesi gibi bir duruştan başka bir duruşa geçiyor sevdiğim adam. O ilerliyor ben kalıyorum yerimde.
"A" noktası ile "B" noktasının arasında kalan özlem kavramı beni çıktığım o yolun sonuna götüremedi bir türlü.  Sevdiğim adam her ne kadar iki nokta arası yolculuğa çıksa da ben o yolculuğun sonundaki noktaya ulaşamadım. Ulaşabildiğim tek nokta: sevdiğim adamın hayatındaki en uzak noktaydı. Şimdilerde o  noktadan saatte on milyon kilometre hızla uzaklaşıyorum. Çünkü çizilen problem çizgisinde başka yol yok. Tıpkı sevdiğim adamın  hayatında aşka yer olmadığı gibi.  Gidilen yoldan,varılacak yoldan uzaklaşmazsam sevdiğim adamın gülüşünü alıp bilinmezlik havuzuma o klasik çizim, minik yol problemleri arabasıyla düşerim. Boğulurum.
Sevdiğim adamın gülüşüyle boğulurum. Özlemiyle boğulduğum gibi. Mutluluğuyla boğulduğum gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder