19 Kasım 2015 Perşembe

İşgal



Bu sabah Güneş doğdu ve benim dünyam karardı Dünyalı. Muhtemelen yakın zaman içerisinde yine “Kim bu Dünyalı?” adlı tartışma programımız yayına girer, bunu da buraya not düşeyim.
Sınavlarım üst üste atılan bombalar gibi. Rüyalarımda uçan harfler görüyorum. Okul bitmesin isterken vize dönemi geldi geleli bir buhrandan diğer buhrana atlama yarışmalarında birinciliği elden bırakmıyorum.
Doğum günümden beri her sabah mavi balığım Şükrü ile günaydınlaşıp boş boş bakışıyoruz. Küçücük fanusta gerçekten mutlu mu bilmiyorum. Ama ben bu küçük şehirde bugün hiç mutlu değilim Dünyalı. Hatta sabah sınava giderken laçkalaşmış sinirlerim sayesinde bir iki dakika ağlamış da olabilirim. Neyse ki burnum akmadan ağlamayı başarabildim tıklım tıkış mor otobüste.
İnsanlık bugün bir kez daha  bir şeylerden sıkılmış, boğulmuş, yorulmuş. Karşıdakine de susma hakkını kendi eliyle vermiş. Yarım saat önce bazı sonuçların gerekçesini mantıklı bir dille karşısındaki kadına anlatan adama ne oldu da yarım saat sonra başka bir boyuta büründü Dünyalı? Yarım saat sonra ortadadaki gerekçeler yok mu olmuştu? Ama zaten kabak kadının başında patlamasa olmazdı. Her şeye sebep olan kadın böylece mutsuzluğa da sebep olabiliyordu işte Dünyalı. Komikti. İçinde kahkahalar patlattı kadın,ömrü boyunca hiç kırılmamışçasına...
Neyse Dünyalı. Oda işgali sonucu dağılan dikkatim kelimeleri bir araya getiremiyor daha fazla. O yüzden hoşça kal Dünyalı.