29 Ocak 2015 Perşembe

Piso'nun Elleri Çamurlu

Senin gezegeninle benim gezegenim arasında mekik dokuyan o siyah bulut, bugün yıldız tozlarıyla biraz aydınlandı Dünyalı.
Solfej, Naz’ın gelişiyle iyice maviye büründü. Ama  ben gezegenimin her bir yapısını siyahla inşaa ettim. Göz yaşımdı harçlara kattığım su. Naz’ın getirdiği güzellikler çok güçlü ama  hüzün kalkanlarım o kadar güçlü ki maviye yenilmiyorlar bir türlü. Sonsuz mutluluklar içindeki karanlığında kendi paranoyalarıyla yaşlanacak ve belki de huysuz bir ihtiyar olacağım ileride. Çocukların toplarını da patlatır mıyım Dünyalı? Tabii o zamana kadar evrendeki çocuklar için “top” gerçeği kalırsa hayatta.
Öylesine iğrençleşti ki insanlar. Çocuklarımız o küçücük elleriyle çizdikleri resimlerde artık iki dağın ortasından bize gülümseyen sarı bir güneş çizemiyorlar. Çünkü onların yaşantısında akşam hava kararana kadar ter içinde oyundan oyuna koşma kavramı yok artık. Onlar artık gözleri ağırana kadar tabletlerden telefonlardan oynadıkları oyunları biliyorlar.
Çocuklar, maç yaparken birbirlerine çelme taktıkları için değil de tabletteki oyun sırasını aldıkları için birbirleriyle kavga edip küsüyorlar. Seksek oynamak, çamurdan ve yapraklardan kendimizce yemekler yapıp komşuculuk oynamak yerine sanalda bebek giydirmek, beslemek çok daha güzel geliyor bu çocuklara artık.
Üzülüyorum. Farkında olmadan asosyal ve öz güvenden yoksun bir nesile merhaba diyoruz.
Beni yanlış anlama Dünyalı; Teknoloji karşıtı bir Piso yok karşında. Ben aşırılıktan bahsediyorum. Yanlış yönlendirmelerden bıkkınlığımı gezegenine sunmak istiyorum.
Anne babasıyla evde zaman geçirmek isteyen bir çocuk ne kadar bıkkınlık verebilir ki Dünyalı? Ama biz büyükler o kadar küçülmüşüz ki koca günün bir bölümünde çocukla çocuk olmak yerine ya da onu dışarıdaki çevreyle karşılaştırmak  yerine “Tabletin odanda” diyoruz. Biz büyükler o kadar kötüyüz işte Dünyalı.  Elbette sizin gezegeninizde orta yolu bulan, iyi yönlendirmelerle harika çocuklar yaratan aileler var. Yok demek çok büyük bir yanlış olur. Ama o kadar azınlıktalar ki Dünyalı…

Ben o azınlık taraftarı olan ve bu yazıları Solfej’den yazan biriyim sadece. 

10 Ocak 2015 Cumartesi

Varlığı Dünya

Ne desem az.
Kelimeler içimde büyüyor her geçen gün. Canım bir başka yanıyor geceleri. Uykuya yalvaran gözlerim tuz damlalarını tutuyor,içime akıtıyor. En zoruda kalbin kandan boğulmuşken yeni bir güne başlamak zorunda olmak.
Ve son birşey:
Aklımda.