Herşeyin sebebi yine ama yine ben miyim?
Bensem suçlusu aklım mı kalbim mi?
Hangisi Dünyalı? Ben bir türlü karar veremiyorum.
Hangi zaman diliminde kendimi yeni bir kuyuya attım, hatırlamıyorum. Daha doğrusu bunun nasıl gerçekleştiğini bilmiyorum.
Kuyuya neden girdim ne zaman girdim tam bir muamma.
Kuyudan çıkmak istediğim zamanlar da oluyor kuyunun giderek derinleştiği zamanlar da oluyor. Kuyum derinleştikçe çıkış yolum uzuyor. O zaman kendimi bir kez daha sevmiyorum.
Sen hiç birinin mutluluğu oldun mu Dünyalı?
Ya da sen mutluyken birinin mutsuzluğu olduğun oldu mu hiç?
Mutlu olup mutsuz etmek vicdansızlığına erişmek nasıl bir gaflet haberin var mı hiç Dünyalı?
İnsanın etlerini nasıl lime lime kesiyor bu duygu haberin var mı?
Nasıl nefret ettiriyor kendinden hiç düşündün mü?
Nasıl kahrediyor hiç gördün mü?
Nasıl yok ediyor insanın içini hiç hissettin mi sen Dünyalı?
Kendi boşluğunda günlerce yaşamaya çalışmak, yardıma muhtaçken yardım etmesi gereken kişi olmanın tatsızlığını yaşadın mı Dünyalı?
O ne bombok bi duygu öyle!
Azarlanmış ve büyük bir ormana terk edilmek üzere atılmış bir köpeğin yüzündeki hüzün gibi içimdeki fırtınanın en masum hali.
Dağların tepelerin aşamadığı içimdeki öfke bulutunun beni nasıl tükettiğinden ve kendi sonumu hazırlıyor oluşundan da haberin yok öyle değil mi Dünyalı?
4 Ağustos 2018 Cumartesi
22 Mayıs 2018 Salı
Burası Çıkmaz Sokak Bayım
Yol kendiliğinden iki yöne ayrıldı. Ben çizemeden,
istemeden. Her şey resmen iradem dışı gerçekleşti. En kötüsü de hangi yoldan
gidersem gideyim hüzün var. Farklı kayıpların, farklı yaşanmışlıklar ve farklı
anlamların öyküsünün teması hep hüzün olacak.
Şimdiye kadar hep kendime ait çıkmazlara sahiptim. Şimdi bir
başkasının çıkmazında debelenmek bana çözüm yollarından sapmama sebep oluyor.
Önümde nasıl bir yol var bilmiyorum Dünyalı. Çünkü daha önce
hiç böyle bir yoldan geçmemiştim.
Bir
bilmecenin çözümlenmesi canımı ne kadar yakabilirdi?
Cevabı bulana kadar sonucu çok küçümsedim ama cevabın ben
olduğumu fark ettiğimde iş işten çoktan geçmişti.
28 Nisan 2018 Cumartesi
Galiba
Bazen yüreğim aklımdan taşıyor. O zaman yanaklarımın ıslandığına tanıklık ediyor odamın karanlığı.
Uzun zamandır çözemediğim konuların düğümlerine her geçen gün yeni bir düğüm ekleniyor ve sonsuz bir çıkmaza gidiyor gibiyim. Oturup kalkamıyorum bazen. Kalakalıyorum öylece. Kolumu bir yerden bir bir yere bile koymak için güç bulamıyorum kendimde. Sonra nasıl oluyorsa uyurken buluyorum kendimi. Sabah gün doğduğunda yine aynı kabus başlıyor. Aslında kabusları gece uykumda bırakalı çok oldu. Artık uyku kurtuluşum,gün kabusum oldu.
İçim öyle kaynıyor öyle kaynıyor ki taşıp kendi ateşini söndürüyor.
Kurtulmuyorum. Aksine gazdan boğuluyorum zamanla. Camları açmaya yeltendiğimde iş işten çoktan geçmiş oluyor. Bu bir kısır döngü ve hiç bitmiyor.
Zamanla kaybediyorum. Önce kendimi sonra insanların sabrını, anlayışını kaybediyorum. En korktuğumsa aklımı kaybetmek.
Aklımı kaybettiğimde bulunamamaktan o kadar korkuyorum ki. Ne yapacağımı neyle nasıl baş edeceğimi bilemediğim sonsuz döngünün içinde yok olup gitmek karabasanlar aleminde yaşamak gibi geliyor.
Uzun zamandır çözemediğim konuların düğümlerine her geçen gün yeni bir düğüm ekleniyor ve sonsuz bir çıkmaza gidiyor gibiyim. Oturup kalkamıyorum bazen. Kalakalıyorum öylece. Kolumu bir yerden bir bir yere bile koymak için güç bulamıyorum kendimde. Sonra nasıl oluyorsa uyurken buluyorum kendimi. Sabah gün doğduğunda yine aynı kabus başlıyor. Aslında kabusları gece uykumda bırakalı çok oldu. Artık uyku kurtuluşum,gün kabusum oldu.
İçim öyle kaynıyor öyle kaynıyor ki taşıp kendi ateşini söndürüyor.
Kurtulmuyorum. Aksine gazdan boğuluyorum zamanla. Camları açmaya yeltendiğimde iş işten çoktan geçmiş oluyor. Bu bir kısır döngü ve hiç bitmiyor.
Zamanla kaybediyorum. Önce kendimi sonra insanların sabrını, anlayışını kaybediyorum. En korktuğumsa aklımı kaybetmek.
Aklımı kaybettiğimde bulunamamaktan o kadar korkuyorum ki. Ne yapacağımı neyle nasıl baş edeceğimi bilemediğim sonsuz döngünün içinde yok olup gitmek karabasanlar aleminde yaşamak gibi geliyor.
25 Şubat 2018 Pazar
Bu Sefer Başlık O Kadar Önemli Değil
Boğazımda biraz acı hissediyorum. Midemde bulantı. Vücudumda
yorgunluk. Ruhumdaysa öfke. Kahvaltı da bile aklımın içinde kavga ediyor
insanlar. Birbirlerine bırbır laf yetiştiriyorlar. Onlar yüzünden yediğimden de
bir şey anlayamıyorum. Kitap okurken cümlelerin arasına giriyor onların
cümleleri. Sesleri kitabı kapattırıyor adeta. Derdiniz sizin diye sorduğumdaysa
birinin dünyada kalan son enayilerden biri olduğunu öğreniyorum. Meğer ona
dellenmiş bizimki! Olay enayi olması değil, enayi olduğunu yeni öğrenmiş
olması, yanlış anlaşılmasın. Bunca zaman kandırılmış olmak onun asabını bozmuş.
Hassastır bizimkisi, öyle gelemez haksızlığa falan. Sabırlıdır ama geldiler mi
de tam gelir. Ha şimdi susuyor ama gün gelecek konuşacak. Bırbırlanma sırası
ona geçecek. Fevkaladenin fevkinde bir
bırbırlanma olacağını umuyorum. Lafla peynir gemisi yürütüp kaptan rolüne
girenlerin aslında mürettebat içindeki
en deneyimsiz kişiden de beter olduğunu ne zaman fark edeceğini merak ediyor
halk, Dünyalı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)