28 Nisan 2018 Cumartesi

Galiba

Bazen yüreğim aklımdan taşıyor. O zaman yanaklarımın ıslandığına tanıklık ediyor odamın karanlığı.
Uzun zamandır çözemediğim konuların düğümlerine her geçen gün yeni bir düğüm ekleniyor ve sonsuz bir çıkmaza gidiyor gibiyim. Oturup kalkamıyorum bazen. Kalakalıyorum öylece. Kolumu bir yerden bir bir yere bile koymak için güç bulamıyorum kendimde. Sonra nasıl oluyorsa uyurken buluyorum kendimi. Sabah gün doğduğunda yine aynı kabus başlıyor. Aslında kabusları gece uykumda bırakalı çok oldu. Artık uyku kurtuluşum,gün kabusum oldu.
 İçim öyle kaynıyor öyle kaynıyor ki taşıp kendi ateşini söndürüyor.
Kurtulmuyorum. Aksine gazdan boğuluyorum zamanla. Camları açmaya yeltendiğimde iş işten çoktan geçmiş oluyor. Bu bir kısır döngü ve hiç bitmiyor.
Zamanla kaybediyorum. Önce kendimi sonra insanların sabrını, anlayışını kaybediyorum. En korktuğumsa aklımı kaybetmek.
Aklımı kaybettiğimde bulunamamaktan o kadar korkuyorum ki. Ne yapacağımı neyle nasıl baş edeceğimi bilemediğim sonsuz döngünün içinde yok olup gitmek karabasanlar aleminde yaşamak gibi geliyor.