NOT: Oralarda bir yerlerde abimle beraber kafa salladım, evet!
...
Şehrim bir kez daha şaşırttı beni. Karşı binada oturan ve muhtemelen bir öğrenci yaşam olanı olan evden
son ses Metallica parçaları, salonuma kadar eşlik ediyor. Tam da duygusal moda
girmiştim. Güzel bir film seçtim, açtım, salonumun ışığını kapadım. Bir baktım
James babanın sesi. Koştum balkona ne oluyor diye. İlk parça bitti yook, ikinci
parça bitti ı ıh, üçüncü, dördüncü…. Paşam ses kısmayı bilemedi bir türlü. Biz
de korkumuzdan salonda çok ses yapmıyoruz ki aşağıdaki dedeyle nine kapımıza
dayanmasın diye. Gerçi ben yaşadıklarından biraz şüpheliyim ama neyse. Adam
rahat… Sanırım birkaç gün sonraki Metallica konserine hazırlık yapıyor. Ah ah..
Orda olmak vardı. Neyse ki daha önceden gitmiştim konserine de öyle çok
oturmadı içime.( Çok da laf mı yani !)
İki oda bir salon olan geçici öğrenci evimde yalnız kalmaya
başlayacağım iki haftanın ilk gecesindeyim. Ev arkadaşlarım gitti. Arkadaşlarım
dediğime bakma Dünyalı, hepi topu üç kişi kalıyoruz zaten. Olsun. Balkonumda Ay
eşlik ediyor bana. Konserci çocuğu unutmuyorum tabii..
Hayat garip değil mi Dünyalı? Okumak istediğin bir kitabın
günlerce komidinin üstüne sana bakması ve tek bir sayfa bile çevirmeden hala
aynı isteği içinde bulundurmak da neyin nesi böyle ?
Ayy yok ya.. Bugün öyle karamsar cümlelerimi art arda sıralamayacağım. Bugün,
Doktordan gülüşümü almanın şerefine bir bardak ayran(ramazan dolayısıyla alkole
kapalıyız), Ay ve konserci çocukla çiçekli böcekli ilk yazımı kutlayalım.
Doktordan gülüşümü nasıl aldım bilmiyorum. Şu an gülüşümü
ondan alasım geldi ve aldım. Gerçek olup olmadığını, geçici mi yoksa kalıcı bir
gülüş olduğunu bir sonraki yazılarımda anlarız hep beraber.
Koca bir sene geçti geçecek neredeyse Dünyalı. Gülüşü yok
saydığım sekiz ay. Öfkeyi sevginin önüne koyduğum beş ay…Ömrümde bu kadar uzak
kalmadım ben gerçek gülüşe. Ağız dolusu kahkaha tabiri vardır hani. Heh, tam da
onu özledim.
Yalnız öfke kısmını bi açıklığa kavuşturmakda fayda var.
Öfkem hala benimle. Yanıbaşımda. Aklımın içinde. Sevgimin her bir kırgınlığında.
Saçımın her bir telinde. Aldığım her bir nefeste. Kırptığım her bir göz
hareketinde. Yaşadığım her yeni günde.
Dünya’dan Solfej'e taşıdığım en ağır bavul bile öfkemden
hafif.
Bak yine girdim karamsarlığa, karanlığa.
Tamam tamam, bitiriyorum artık. Konserci çocuk da erken
bitirdi konser zaten.
İyi geceeler Dünyalı. !