Gecenin karanlığından merhabalar…
Öğrenci evimin balkonundayım. Öyle çok güzel bir manzaram
yok. Tam karşımda ev arkadaşımın eski yurdu var. Birkaç dakika sonra omzumun
arkasından güneş doğacak. Güneşi görmeden uyu, der hep Genç İhtiyar. Yazıyı
okuduktan sonra muhtemelen kızacak bana. Çocuk!, diyecek. Sonra şirinlikler
yapacağım ve o da , Şebek!, diyip gülecek. Sanırım hep böyle oldu. Neyse.
Titriyorum. Hava epey serin. Kırmızı bir hırka var üstümde.
Güneşin sarısı kadar ısıtmıyor bedenimi. Gecenin sessizliğini dinlemiyorum.
Sözsüz bir parça çalıyor usulca. Komşularımı uyandırmak istemediğimden
kulaklıklarım eşlik ediyor bana.
Birkaç saat sonra şehrim canlanmaya başlayacak. İnsanlar
uyanacak. İş telaşına düşecekler. Kimileri eşiyle dostuyla görüşmek için
dakikalar sayacak.. Kimileri pazartesi günü başlayacak olan vizelerine
çalışacak harıl harıl.
Hayatın da vizesi var mı ? Finali var,o kesin.
Düşündüm, bulamadım.
…
Gökyüzü siyahını siliyor yavaşça. Fırçasını paletteki maviye
değdiriyor nazikçe.
Karanlığı sevsem de gökyüzünün bu hali başka bir tat veriyor
bana. Ne gece ne gündüz ya hani, ben gibi ortada kalmış ya hani… Gökyüzünün
biraz ben hali yani..
Gündüzleri oturduğu yerden terletiyor, geceleri hırkalara
sardırıyor.
Gündüzleri kalabalığın içinde kendi derdini unutuyor,
geceleri kendi karanlığında kayboluyor.
Gündüzleri onca sesin içinde bir ses duymak için çabalıyor,
geceleri sessizlikte ses oluyor.
Gündüzleri ölüyor, geceleri nefes alıyor.
Zaten bu yüzden geceden sonra gündüz gelmiyor mu ? Önce
nefes alıyor, sonra kendini toparlıyor, biraz kendi başına kalıyor, sonra da
tekrar nefes almayı bekliyor sarı sıcağın kargaşasında.
Nefes almam gereken zamanda neden uyuyayım ki ? Gecelerimi
de neden gündüzüm yapayım ki ? Sevmediğim bir zamanı neden yaşayayım ki?
güzel blog...başarılar.
YanıtlaSilTeşekkürler :)
YanıtlaSilSıradan bir şeyin (günün ) bile senin elinde nelere dönüştüğünü gösterdin :) Eline,kalemine ,gecene ve özeline sağlık .
YanıtlaSilTeşekkür ederim :)))
YanıtlaSil