7 Mart 2016 Pazartesi

Yorgun Yolcu

Antalya- Kaleiçi / Piso
***


Yine neyin sıkıntısına girdim bilmiyorum Dünyalı. Ama hiç şaşmadığı gibi bir şeyler yine üst üste yığıldı, birikti. Bu arada şu iki cümleyi yazarken epey zorladı beni klavye. Yazma kabiliyetimi her anlamda kaybetme alameti midir nedir anlayamadım ya neyse. Çok uzun şeyler yazamam , uykusuzluk soluyorum resmen.
Bazı yolculuklar iyi gelmez  insana. Bu son yolculuğumun bana iyi gelmediği gibi.
Uzun zamandır yaptığım şehirler arası yolculuklarımda kafam çok rahattı. Şarkıların sözleri dilimleydi, sözler silinmezdi şarkılardan. İyiydim çünkü. Düşün, şarkı listemde Cem Adrian şarkılarını bile sık sık değiştirmeye başlamıştım. Ama bir anda balık ters döndü Dünyalı!
Birileri hayattan bıktı, birileri sözlerimi ayağına taş diye bağlayıp derin denizlere daldı, birileri saçmalıklar altında kaldı, birileri anlamsızlaştı, birileri komikleşti, birileri düştü, birileri kalktı, birileri ağladı zırladı güldü eğlendi. Eee, sonuç?
Sonuç umutsuz Dünyalı. Müge Anlı’nın kayıp dosyası kabarır yakında, izlersin televizyondan.  Duyguları da insanlar gibi birkaç polisle, savcıyla bulabilir mi bilmiyorum ama çok derinlere sakladım birşeyleri Dünyalı. Öyle gerekti çünkü. Doldum taştım, bir koltuk kenarında göz yaşlarımı sildim. Bazen de beyaz yastığın kenarına düştü gözyaşlarım. Ha ama tabii ki “boş yere” de üzüldüğüm, ağladığım zamanlar olmuştur. En zoru da bu zaten. İnsan hobi diye üzer mi hiç kendisini be adam! Kırdın, bırak parçalama. Sadece biraz anla.
Gönüllü olduğum vakfın düzenlediği toplantıya bu yıl üçüncü kez katıldım ve bu benim kapanış toplantımdı. Toplantıda adaşım vardı, sarıldık, duygulandık.  Onunla  elimizde mikrofon varken kurduğumuz son cümlelerimiz bile ortaktı. Ben kocaman bir ailenin insanlarına sarıldım dün. Yalan yok, göz yaşlarım dün çok fazla insanla kucaklaştı. Samimiyetime inandılar. Sorgulamadılar. Benden şüphe etmediler.
Bu kadar Dünyalı.