8 Ekim 2016 Cumartesi

Sensin Günaydın

Tabuları yıkmak ne kadar kolay bir insan için bilmiyorum Dünyalı.
İnsan ne zaman unutur yokluğu sence?
Yok olduktan sonra var olamaz mı bir şeyler Dünyalı?
Güven, mesela. O asla var olmaz.
Sevgi, mesela. Neden olmasın ki?
Özlem, mesela. Var olmaz olur mu hiç.
Sayılar, mesela. Kalem senin elinde Dünyalı.
...
Neden anlaşılamıyorum? Neden olduğum gibi kabul edilemiyorum? Neden acım sıradanlaştırılıyor? Neden mutluluğum önemsenmiyor? Neden eşitlik yok? Neden bu burnunun ucunu göremediği halde burnunun dikine gitme merakları?
Neden kendini kanıtlama istekleri?
Hangi denizin dalgasında kürek çekiyorum ben Dünyalı?
Yazdıklarım, anlattıklarım, neden sağ kulaktan girip sol kulaktan çıkıyor?
Yeter, vallahi de billahi de yeter. İnsanım yahu insanım! Kırılganım. Duygusalım. Öfkesine hakim olamayanım. Etrafta ses olduğunda ses tonumu yükseltip yanlış anlaşılanım. Bazen de es geçilen, çimen olup üstüne basılanım. Canım istenip, geri dönüşümden toplananım. Gaza getirilmektense geri tepilenim.  Ama en sevdiğim, annemin göz bebeğiyim. Bu da böyle biline.