24 Nisan 2017 Pazartesi

Canım Dünyalı

Az önce bir cümle yarattı aklım ama unutuverdi hemen. Uçup gitti benliğimden, belleğimden.
Ölüm de böyle midir sence Dünyalı? Hayat ya da.. 
Ceketli Adam neden kördü Dünyalı? Ceketli Adam görüyor olsaydı bir kelebek olmak ister miydi sence? 
Havalar ısınmıyor, Güneş tenime dokunmuyor. Cümleler benimle gelmek istemiyor artık sabahları. Otobüsün tıklım tıkış oluşunu mu sevmediler yoksa yeni şehri mi bilmiyorum. Belki de benden sıkıldılar, olamaz mı? Takıntılarımdan, kararsızlıklarımdan, bıkkınlığımdan, yorgunluğumdan..  Sen sebebini biliyor musun Dünyalı? 
...
Ben de öyle düşünmüştüm. Neyse.. Belki açan çiçeklerle gönlümün bahçesine konuk olmak ister yeni cümleler, kim bilir... 
Bu şehirde her gün aynı. Heer gün! Bu şehirde planlar yapıyorsun , başkaları planlarını hep bozuyor. Hatta bazen planı bozan zamanın ta kendisi oluyor. Bu şehirde gezmek istiyorsun, kırmızı ışığa yakalanıp doğru zamanın gelmesini bekliyorsun. Bu şehirde film izlemek istiyorsun sinema salonlarını kapatıyorlar. Bu şehirde eğlenmek istiyorsun kılık kıyafetinden gittiğin mekana kadar her yerde sana takılan bir çift göz görüyorsun. Bu mekanda evine gitmek istiyorsun önce akbilini dolduruyorsun. Aç görüyorsun kafanı çevirip gidiyorsun. Metrobüste ağızlarında küfür dolusu çocukları mendil satarken görüp kulağındaki şarkıya eşlik ediyorsun . 
Bu şehirde nefes alamıyorsun Dünyalı. İki gram deniz zevkimiz var, onda da rüzgar aman vermiyor. 
Ama bu şehirden de gidilmiyor Dünyalı.