29 Ağustos 2014 Cuma

Adsız Cümleler Topluluğu

Şimdi uzaklarda bir yerlerde soğuk  bir gökyüzünün altındayım. Solfej değil burası Dünyalı. Sizden bir yer. Topraklar sizin ama Solfej'in o hüzün kokusu parfüm şişemde. Taa oralardan getirdim yanımda.
Burası garip Dünyalı.  İnsanlar gülüyor. Iyilikleri saç tellerinden tırnaklarına kadar her yerde. Her bir hücrelerinde.
Burada insanlar mutluluk gibi hayatı da heybelerine koymuş, öyle nefes alıyorlar Dünyalı.
Burası Solfej'in maviyle kaplı gökyüzünden çok çok farklı Dünyalı.  Burda maviyi bilen gören yok.  Mavi burada sadece bir renk.
Burada siyah da yok Dünyalı.
Ne siyah ne mavi. Burada tat yok Dünyalı.
Tat yok...

26 Ağustos 2014 Salı

-MAK // -MEK

Susmak.
Konuşmak.
Uyumak.
Uyanmak.
Gülmek.
Ağlamak.
Okumak.
Yazmak.
Kalem kırmak.
Sayfalar yırtmak.
Sevmek.
Nefret etmek.
Tekrar sevmek.
Olduğun yerde kalakalmak.
Noktayı koymak.
.

15 Ağustos 2014 Cuma

Solfej'in Senfonisi

Biraz müzik biraz gece biraz hüzün. Yastıkta rahat edemeyen bir baş, sırtını duvarın soğuğuna vermiş bir vücut. Yarıya kadar açılmış ve rüzgardan kapanmasın diye önüne nesne konulmuş bir pencere. Yüzüme serinlik katan tatlı bir rüzgar... Ve tam kalbimin üstüne düşen bir tuz damlası. Hepsi bir gecede, hepsi bir düşte. Bunun adı "Gece Yarısı Senfonisi" Dünyalı.

11 Ağustos 2014 Pazartesi

Solfej

Gülmek, gülümseyebilmek, hayatın varlığını hissedebilmek, nefes almaya başladığını fark edebilmek, sevme ihtimalinin olduğunu öğrenmek ve belki mutluluğa inanmayı istemek.
Yaprak  Dökümü kitabında olduğu gibi olumsuzluklar hep bir ailenin başına gelir. Diğer sayfada Ali Rıza Bey bu duruma bu sefer ne diyecek acaba diye düşünürüz, bir yandan da üzülürüz  öyle değil mi? Daha kendimizi bilmeden bizden habersin adımıza yazılmış cümleler topluluğunun oluşturduğu bir hayatı yaşıyoruz ya hani, bize kim üzülecek Dünyalı?  
Ağlamak,acı çekmek cezadır benim bildiğim. Dolu dizgin mutluluğa koşarken ayağına çelme takılması veya birden gözünün kararıp olduğun yere çökmek zorunda kalman ve bitiş çizgisine geç varacak olman neyin cezası Dünyalı?
Solfej hiç mi aydınlığı yaşamasın Dünyalı?
Solfej hep karanlık mı kalacak?
Solfej,Ay’ın hep karanlık yüzüne bakmak  zorunda mı ?
Etrafına çizilen maviden başka bir rengi olmayacak mı Solfej’in ?
Solfej hep karmakarışık bir düzen içinde yerinde mi sayacak ?
Piso, Solfej’in mavisinde ikinci bir kişi için gökyüzündeki martı olacak mı?
Solfej’in gökyüzü tüm siyahları mavi yapacak mı?
Ve iki gri bir mavi olacak mı Solfej’in içinde ?
Dünyalı?




2 Ağustos 2014 Cumartesi

Uçurum Sınırlarında Solfej Kokusu

Kolay değil. Adım atmak öyle kolay olmuyor benim gezegenimde Dünyalı.
Uçurumdan düştüysen bir kere, kayalara çarpıp üstünü toza buladıysan, sırtın yere son kez çarptığında gökyüzünün mavisine baktığın zaman umut tükendiyse içinde , o uçurumu tırmanmak en zorlu maratondur senin için artık. Kalbinin kırıkları kaburga kırıklarının acı ve ağrısını bastırıp gözündeki tuzlu damlaya sebep veriyorsa, kalbini sevmeye ikna etmek öyle kolay olmaz Dünyalı.
Uçurumdan aşağı bakmanla kendini uçurumun dibinde bulma anını hesaplayamayacak kadar kısayken süre , cesaretini toplayıp düştüğün noktaya geri tırmanman o kadar kısa bir sürede tamamlanmaz hiçbir zaman Dünyalı.
Düştükten sonra önce yaşadığına inanmalı insan Dünyalı. İnanıp üstündeki tozu silkelemeli. Kendine geldikten sonra düştüğün yerin de dibi var mı yok mu bir yoklamalı insan. Eğer daha dibi yoksa, yani tabir-i caizse cehennemin dibindeysen ve ölümden başka kaçış yolun da yoksa, düştüğün uçurumu tırmanmak dışında şansın da yoktur Dünyalı.
Gördüğün her noktaya tutunmalısın. Koşamazsın bir uçurumda. Bir ip gibi sallanırsın. Yaprak olamazsın, koparsın. Susuz kalırsın bir ağaç dalında. İp olup rüzgarı bekler, yukarı atarsın kendini her bir esintide.
Aşağı bakarsan yorulursun. Ama ben çok baktım aşağıya Dünyalı. Çok da yoruldum, evet. Ama bırakmadım tuttuğum kayayı. İp olup herhangi bir kaya parçasının beni koparmasına izin vermedim. Zaman zaman inceldi ip ama kopmadı.
Ve başardım Dünyalı! O uçurumdan tek başıma düştüğüm gibi tek başıma da çıktım. Zor oldu, çok terledi göz çukurlarım, ellerim çok kanadı, kalbimin kırıkları canımı çok yakıp avazım çıktığı kadar bağırttı zaman zaman ama ben o uçurumu yendim Dünyalı!!
Şimdi aynı uçurumun kenarındayım Dünyalı. Tardu’nun mavisi ya beni iter o uçurumdan ya da aynı mavi adım adım uzaklaştırır beni o boşluktan.
Sınırda olmak çok tehlikeli Dünyalı.
Çok.