23 Eylül 2014 Salı

Dünyalı Soru Havuzuna Misafir

Şimdi gönlümün güzelliğine bir parça çalınıyor beynimin bir köşesinde. İçimde yine konserler var. Ardı ardına gelen, dur durak bilmeyen turneler var.  Nefes almak yok. Nefesi onca zaman sonra bulmuşken o nefesi yok etmek yok.
Kaç ay nefessiz kaldın Piso?
Sen kaç ay nefessiz kalmaya dayanabildin Dünyalı?
Adalete inanıyor musun artık Piso?
Adalet kavramının adaletsizliğiyle hiç karşılaştın mı sen Dünyalı?
Hala sevgine küskün müsün Piso?
Sen hiç sevgine küsecek kadar kırıldın mı Dünyalı?
Artık var mı varlığın Piso?
Senin varlığın hiç yok sayıldı mı o koca sevginle beraber Dünyalı?
Piso’nun sorular havuzunda misafir var belli ki. Ama merak etme Dünyalı, o havuz öyle eskisi kadar derin değil. Tamam, yine denize ya da okyanusa açılan bir köşesi yok belki ama öyle seni boğacak bir derinliği de yok. Onca soru, zamanla buhar olup gitti. Bazen kan damlaları damladı soruların bir köşesine ama tüm can yakan sorular uçtu gitti işte.
Zaten her şeyin bir sonu var Dünyalı. Piso buna inanıyor artık. Mutluluğun da hüznün de bir sonu var.
Sonları olan bir hayatı yaşamak, sona ne kadar yaklaştığını öğretir mi sana Dünyalı?
Dünyalı… ?



6 Eylül 2014 Cumartesi

İki Doz Yıldönümü Ver Ordan Dünyalı!

İlk defa yazdıklarımı defalarca kez silip tekrar tekrar cümleler kurdum.  İlk defa yazı yazarken bu kadar zorlandığımı fark ediyorum şu dakikalarda.
Koca bir yılımın yıldönümü bugün. Yazmayı bıraktım Doktor’a ama bu yazı ona değil, bir yılıma.
Geçen sene bugün İstanbul’da havalarda geziyordum, şimdi Şavşat’ın bir köyünde elektrik kesintisinin bir an önce son bulmasını bekliyorum.  Bugüne sabahtan beri lanet okumamdan mı kaynaklanıyor bilmiyorum ama elektrikler bir türlü gelmiyor işte.
Gelmesin. Karanlık benim güzelliğim.
Belki de büyük abimi kaybettikten sonra geçirdiğim en kötü dönemimi yaşadım. Acıyı abimden sonra hiç böylesine derin hissetmemiştim Dünyalı.  Gözyaşım hiç bu kadar yakmamıştı yanağımı.
Hayat çok garip Dünyalı. Çok. Garipliğinden öte çok bencil. Çok da merhametsiz. Ve yine bir o kadar da adaletsiz.
Çok ağladım bu son bir yılda Dünyalı. Çok sarhoş oldum. Kanımdaki alkolden çok kanıma karışmış acının fazlası tüm bedenimi uyuşturuyordu.
Duymuyordum.
Görmüyordum.
Dinlemiyordum.
Anlamıyordum.
İnanmıyordum.
Yapamıyordum.
En çok da korkuyordum.
Yine korkularım var. Ama bitiyor.
Ve bedenim o acıyı kusuyor artık. Bünyem kaldırmıyor daha fazlasını Dünyalı.
Kalbim, kendine küskün sevgim, zaman zaman almakta zorlandığım nefesim…. her şeyim iyileşiyor artık Dünyalı.
Bugün koca bir acı yılını geride bıraktım Dünyalı. 1 Eylül’de yani Doktor’un doğum gününde son kez veda ettim ona. Elbette o yine bilmedi. Ve bugün sondu artık Dünyalı.
Şimdi mutluluk beni bulsun, benim olsun.
Gün, güzelliklere çiçek açsın.
Gecem de gündüzüm de aşkın mavisi olsun.
Mavi benim olsun…