11 Mayıs 2015 Pazartesi

Bir Damla Mavi



Ben yine boğuluyorum Dünyalı. Gecelerim yine sabaha yaklaştı.  İçimde yine kocaman bir yalnızlık var.
Tam geçiyor diyorum,  bir el tutuyor kolumdan ve karanlığı gösteriyor bana. İstemiyorum, diyorum susmam için tokatlar atıyor, saçlarımı çekiyor. Direniyorum. Dilimi kesiyor bu sefer.
Konuşmuyorum artık bir şeyler. Paylaşmıyorum. İnsanlar beni anlamıyor demek, saçmalık. İnsanların beni anlaması için önce benim kendime kendimi anlatmam lazım. Ben bile kendimi anlayamazken bir başkası beni nasıl anlayabilir ki  Dünyalı.
Sabahları çok dolu uyanıyorum. Böyle birisi azıcık söylense oturur zırıl zırıl ağlarım.  Rüyalar görüyorum. Bazılarını hatırlamıyorum bazılarını hatırlamaktan korkuyorum.
Artık saçmalamaya başladım Dünyalı. Ne tarafa gitsem hep bir şeyler çıkıyor önüme. O engelleri yıkmaktan, üzerinden atlamaktan çok yoruldum Dünyalı. Teknolojiden sıkıldım. Okuyamadığım kitabımdan sıkıldım. Yolculuklardan sıkıldım. Ailemi özlemekten sıkıldım. Ama ailemden uzak kalmayı ben tercih ettim.
O evden gidersem büyük abimin acısını hafifletirim sandım. Yanıldım. Gittiğim her yere onu da götürdüm. Ama evden uzak kalmak yine de iyi geldi. Kendimi iyileştirdim.
Kendimi iyileştirdim de şu siyah hayatımın rengini bir türlü değiştiremedim Dünyalı. Bazen o kara boyalar yerlere dökülüyor, artık başka bir renge boyamanın zamanı geldi diyorum, duvarlar bir türlü boya tutmuyor. Şimdi duvarlarımın bir kısmı siyah bir kısmı mavi. Zaten bir tek mavi olsun, o bana yeter.  
Anlayacağın Dünyalı, Solfej’de hayat sıkıntılı bu aralar.
Dışarıda bahar, kalbime kara bulutlar.
Sonra konuşuruz Dünyalı.