Ben yine boğuluyorum Dünyalı. Gecelerim yine sabaha
yaklaştı. İçimde yine kocaman bir
yalnızlık var.
Tam geçiyor diyorum,
bir el tutuyor kolumdan ve karanlığı gösteriyor bana. İstemiyorum,
diyorum susmam için tokatlar atıyor, saçlarımı çekiyor. Direniyorum. Dilimi kesiyor
bu sefer.
Konuşmuyorum artık bir şeyler. Paylaşmıyorum. İnsanlar beni
anlamıyor demek, saçmalık. İnsanların beni anlaması için önce benim kendime
kendimi anlatmam lazım. Ben bile kendimi anlayamazken bir başkası beni nasıl
anlayabilir ki Dünyalı.
Sabahları çok dolu uyanıyorum. Böyle birisi azıcık söylense
oturur zırıl zırıl ağlarım. Rüyalar görüyorum.
Bazılarını hatırlamıyorum bazılarını hatırlamaktan korkuyorum.
Artık saçmalamaya başladım Dünyalı. Ne tarafa gitsem hep bir
şeyler çıkıyor önüme. O engelleri yıkmaktan, üzerinden atlamaktan çok yoruldum
Dünyalı. Teknolojiden sıkıldım. Okuyamadığım kitabımdan sıkıldım. Yolculuklardan
sıkıldım. Ailemi özlemekten sıkıldım. Ama ailemden uzak kalmayı ben tercih
ettim.
O evden gidersem büyük abimin acısını hafifletirim sandım.
Yanıldım. Gittiğim her yere onu da götürdüm. Ama evden uzak kalmak yine de iyi
geldi. Kendimi iyileştirdim.
Kendimi iyileştirdim de şu siyah hayatımın rengini bir türlü
değiştiremedim Dünyalı. Bazen o kara boyalar yerlere dökülüyor, artık başka bir
renge boyamanın zamanı geldi diyorum, duvarlar bir türlü boya tutmuyor. Şimdi
duvarlarımın bir kısmı siyah bir kısmı mavi. Zaten bir tek mavi olsun, o bana
yeter.
Anlayacağın Dünyalı, Solfej’de hayat sıkıntılı bu aralar.
Dışarıda bahar, kalbime kara bulutlar.
Sonra konuşuruz Dünyalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder