Serin bir yaz akşamında kelimeler yeniden doğuyordu Alkım
için. Kelimeler önce Alkım’ı sonra da
güçlü bir aşkı ortaya çıkarmak için aylarca beklemişti bir köşede. Çok karmaşalar
vardı , çok kırgın cümlelerdi Alkım’ı var etmeye çalışan her şey. Bu yüzden
doğru zaman dilimlerini bekledi bir süre. Sonra baktı ki yaz bir türlü
gelmiyor, yağmur tekrar yağmadan ortaya çıkayım diye düşündü Alkım.
Mevsim yaz da olsa kış da olsa Alkım için gökyüzü uzun
zamandır griydi. Sevmiş olmanın cezasını güneşe küserek vermişti . Ömrü bitip
halının üstüne düşen bir yusufçuk gibi düşündü kendisini. Ardından balkondan
esen rüzgar çarptı yüzüne ve sabah güneşin doğmasını istedi. İstediğiyle kaldı.
Yağmurlu bir güne gözlerini açmıştı Alkım. Üzüldü. Gecenin karanlığına
gözlerini kapatırken sabah aydınlığının umuduyla uyumuştu çünkü. Gri bulutların
arkasına saklanmıştı yine tüm dilekleri. Yine olmamıştı. Sonrası malum..
Sigaraya sığındı her sabah olduğu gibi. Dudakları herkesten önce bir
izmarite “ günaydın” diyordu. Alkım’ın dudakları
yaktığı her bir sigarada dakikalar önce söndürdüğü izmariti aldatıyordu adeta. Güneş biraz kendisini gösterecek gibi
olduğunda sigarayı azaltıyor, ama gök gürlediğinde sigara paketlerini koliler
halinde saklıyordu evinin bir köşesinde. Annesi , yapma etme evlatçım, dese de kimse
baş edemiyordu Alkım’ın bu tiryakiliğine.
Alkım öyle bir şeyler yazıp çizemezdi. Yaşadıkları hep
içindeydi. Alkım için yeniden bir kadını sevmek başlı başına bir işti. Çok
yaralıydı Alkım. Onun için bir dosta , bir kadına güvenmek çok zordu.
Vücudundaki güven olgusu bir zamanlar
büyük bir bıçakla delinmiş, kanı akıtılmış ve param parça edilmişti. Belki de
kahvaltıda evde olmaktansa başka bir dört duvar arasında poğaçalara sarılışı
bundandı, bilinmez. Sahi, Alkım çayına kaç şeker atardı? Şekersiz mi içerdi
yoksa çayını, bilemedim. Sen nasıl içiyorsan öyle içsin Alkım da, boş ver. Bana
soracak olursan en açığından ve tek şeker ilaveli bir çay koy köşeye. Biraz
soğusun, öyle içerim.
…
Selam Dünyalı. Yeni hikayenin ilk kahramanını ayak üstü
tanıttım sana. Bil istedim. Alkım’ı sevmezsen hikaye başladığında gözlerini boş
yere yorma istedim. Şimdiye kadar aşkı,
kırgınlığı, hep kendi gözümden anlattım. Ne hissettiysem onu yazdım. Ama şimdi
hayali bir karakteri ve onun kırgınlıklarını, yaşadıklarını anlatırken ve
kendimi bir erkek yerine koyarken çok zorlanacağım. Bu işi başıma nerden açtım
hiç bilmiyorum. Dilerim Alkım’ı kendi geçmişimle karıştırmam.
Hoş geldin Alkım…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder