26 Aralık 2016 Pazartesi

Gelenek Bozulmadı, Yılın Son Yazısı Çıktı

Kulağıma değen sözsüz şarkıyla kaç bin tane cümle kurdum, saymadım. Muhtemelen bu parçadan daha iyisini bulana kadar da başka bir ilham perim olmayacak.  Aslında ilham perim bir mırıltıdan çok duygularımdı her zaman. Çoğunlukla acım ve öfkem bana hep bir şeyler yazdırdı. Yazmasaydım asla kendi bedenimdeki yaraları iyileştiremezdim Dünyalı. Yazmak benim merhemimdi, hep söyledim. Yazmak, evrendeki en iyi antidepresandan çok daha iyiydi. Zaten yazmam söylendi hep. Konuşmuyorsan yaz dediler. Konuşmak zordu, ağırdı. Konuşamazdım hem. Dudaklarımı kendi ellerimle dikmiş, yeminimi kendim yazmıştım yine.
Bak yıllar geçti Dünyalı. Yaralarım kapandı. Ben vazgeçsem de insanlar beni sevmekten vazgeçmedi. Olmaz dediğim her şey tek tek olmaya başladı. Tanrı da biraz üzüldü sanırım artık bu halime. Döndürdü şansımı hayatın bir dönemecinden . Başlarda zamansız bulsam da, yolumu doğrultana kadar epey zorlansam da şimdilerde iyi ki o dönemeçten geçtim diyorum. Işık olmadan girdim ben o dönemece Dünyalı. Sonra sonra alıştı ayaklarım parke taşlara, karanlıktaki seslere. Bilmediğin bir yolda tek başına ve zifiri karanlıkta yürüdün mü hiç sen Dünyalı?
Öyle zor ki.. Tüm güven duygun yerle bir olmuş, uykuların birbirine karışmış, kendinden bile korkarken bilmediğin bir yolda yürümek çok zordu. Üstelik dudakların yeminli, yoldan geçen kediye bile derdini anlatamamak ve öylece aydınlığa ulaşmak için yürümek çok zordu ki Dünyalı.
Zaman geçtikçe yolum aydınlandı, dikişlerim açıldı, kalbim ferahladı. Ailemden sonra bambaşka bir şans yakaladı beni. İnanmadım. Bu şans bana ait olamazdı. Ama oldu. O şans benim mutluluğum oldu Dünyalı ve pırpır mevsimim başladı ve bu mevsimim sonsuz gözüküyor .
Elbette sonu var, kelebeklerim gidecek bir gün biliyorum ama hayatıma katılan güzelliklerin ömrü şu ufak kalbimde sonsuz işte Dünyalı. Zaten kelebeklerim gitmese de zamanı geldiğinde ölecekler tek tek.  
İşte bu yıl bana bazı şeyleri öğretti Dünyalı.
Geçmeyecek hiçbir şey yok, biliyorum.
Her şeyin bir sonu var, biliyorum.
İstedikten sonra olmayacak hiçbir şey yok, biliyorum.
Kilolu olunca evrende her şeye zam geliyor sebepsiz, fark ediyorum.
İnsanların karakterleri zamanın boşluklarında geziniyor, görüyorum.
İnsan ırkı çok aşağılık ve tehlikeli, şans eseri bir şekilde yaşıyorum.
Sağlık çok önemli, mide bulantısından nefret ediyorum.
Kan vermek bizim insanımıza çok zor geliyor, başımıza gelmeden anlayamıyoruz.
Bir şeylere güvenmek çok zor, güvenmek istiyorum.
Takıntılardan kurtulmak tam bir baş belası, rahatlamak istiyorum.
Gelecek kaygısını çok ağır yaşıyorum, önüm sis yığını,  ileriyi tahmin edemiyorum.
Mezuniyet konusuna değinmek istemiyorum, rica ediyorum.
Çok uzun oldu Dünyalı, hepsini okuduysan helal olsun vallahi. Nereden girdim nereden çıktım ben unuttum.
Tüm insanlık için umut dolu bir yıl olsun Dünyalı. Bir de buradan herkesin huzurunda anneme  istek yollamak istiyorum :
Anne, yeni yılda evimizde  portakal reçeli olsun mu?


18 Aralık 2016 Pazar

" Bir Sonraki Sayfaya Geçmeden Vurulmuştu"


https://www.youtube.com/watch?v=-ixXF3l96vo&list=PLL4uA4mBLUqMagFlwMxoejF28xgVe0dgn&index=2


Kendi ruhuna sığamadı mı insan, kuş olur yüreği, aklı.
Hani bir filmde silahı belirli aralıklarla görürsek o silah mutlaka patlarmış ya; bir insanda aklının bir köşesine bir düşünceyi koyup üstünü örtmüş olsa da bir gün gerçekleştirir o düşüncesini. 
Aklına koyduğu köşenin yerini beğenmediğinden mi,  düşüncesinin köşede durmasından bıkkınlık gelmesinden mi yoksa bir gün aklının odalarında gezerken tesadüfen bulduğu o düşüncesini gerçekleştirmek isteğinin gelmesinden mi hayata döker insan, bilmiyorum Dünyalı.
Tek bildiğim bu gün yüzü gerçeği karşısında normal yaşantılar sürmem gerektiği. 
Yanıldığımın farkına varmak hiç bu kadar canımı acıtmamıştı sanırım. Bir şeylere kendimi tekrar inandırmış ve güvenmişken tüm inancımın yıkılması hiç bu kadar çabuk olmamıştı.
Tıkandım Dünyalı. Cümle koyamadım daha fazla.
Susmak istedim.

28 Kasım 2016 Pazartesi

Pır Pır Mevsimi



Kelebeklerimin ömrünü uzatana bin şükür!
Kalbinde  ya da midende en son ne zaman kelebekler uçuştu Dünyalı?
Aramızda kalsın benim uzuunca bir zamandır kelebeklerim pır pır mevsiminde. Onlara isim vermedim. Bağlanmadım. Bir gün giderler dedim ama gitmediler. Bir süre daha bekledim, hala oradalar. Şaşırdım.
Bir gün kahvaltıya davet ettim kelebeklerimi. Neden gitmediniz dedim? İçlerinden birisi omzuma kondu ve sessizce “Çok seviliyorsun da ondan” dedi. Sanırım birkaç saniye gözlerimi kırpamadım. Sonra gülümsedim. Bir süre daha gülümsedim ve huzurla nefes aldım.
Kelebeklerim gitmediği gibi zaman geçtikçe sayıları da çoğaldı. Sevgimden mi sevgisinden mi bilmiyorum, kurcalamadım. Çünkü deştikçe kelebeklerime yol yapmaktan korktum. Bıraktım istediği kadar sevsin dedim. Sevmenin sınırı yok ki Dünyalı.
Arkadaşım, sırdaşım, sevgim, göz yaşım, kahkaham… Her şey oluvermişken, şükürsüz yaşanmaz Dünyalı.
Kelebeklerimin sayısını çoğaltana bin şükür!

19 Kasım 2016 Cumartesi

Adı Siz Olun

Sizin mahremiyetinize hiç birisi dokundu mu ?
Sizin çocuğunuza hiç şeker verildi mi amcasının evinde?
Size hiç ormanda tavşanlar gösterildi mi?
Sizin çocuğunuza hiç iyi abiler, amcalar geceleri fantezi masalları okudu mu?
Hayır mı?
Ne kadar şanslısınız. Ama bir başkası sizin kadar şanslı değil.
Üzülerek söylerim ki vicdanlarımızı kaybettik. Nerede, ne zaman ve neden kaybettik bilmiyorum ama kahroluyorum.  Bazı değerler toplumumuzda nasıl böylesine adi bir şekilde hiç ediliyor, merak ediyorum.
Sayıp sövsek de geçmiyor öfkem. Bir kadın olarak bu toplumda artık değer görememekten, yer edinememekten, hakkımla yaşayamamaktan, kendi doğrularımla adım atamamaktan çok yoruldum. Kendimi geçtim, diğer kadınlarımızı da geçtim. Sıra çocuklarımıza geldi. Onları geçemiyorum.
 Daha aklından sayıları toplayamazken rızası olmadan kendi bedenine nasıl dokundurtsun o çocuk?
Daha annesi temizliğe yardım etmesini isterken arkadaşlarıyla dışarıda vakit geçirmenin derdinde olan bir çocuk, nasıl her gece kendinden yaşça büyük ve sapkın zihniyetli bir adamla yan yana uyumak ister?...
Dahalar çok. Ama çözümlerimiz yok. Çocuk, evlilik ve istismar gibi birbirine hiç yakışmayan bu üç kelimeyi nasıl aynı cümlede kullanabiliyorlar aklım almıyor! Sizin alıyor mu?
Almasın. Yalvarırım almasın!!  
Partinizi, görüşlerinizi bir kenara koyun ve düşünün. Bu siyasi bir yazı değil. Bu bir vicdanın kanamasıdır. Vicdanlarınıza pansuman yapmayı öğretin. Bu sapkın zihniyetinizi en baba marka deterjanlarla yıkayın ve durulamayın. Durulamayın ki bu adi düşünceleriniz ölsün.


11 Kasım 2016 Cuma

Fon

Bazen dipsiz düşüncelerin uçsuz bucaksız yolculuğuna hazırlık yapmadan çıkmış gibi hissediyorum. Ne zaman yolcu olduğumu dahi bilmezken, nereye gittiğimi, nerede olmak istediğimi insanlara nasıl izah edebilirim ki Dünyalı?