Sizin mahremiyetinize hiç birisi dokundu mu ?
Sizin çocuğunuza hiç şeker verildi mi amcasının evinde?
Size hiç ormanda tavşanlar gösterildi mi?
Sizin çocuğunuza hiç iyi abiler, amcalar geceleri fantezi masalları
okudu mu?
Hayır mı?
Ne kadar şanslısınız. Ama bir başkası sizin kadar şanslı
değil.
Üzülerek söylerim ki vicdanlarımızı kaybettik. Nerede, ne
zaman ve neden kaybettik bilmiyorum ama kahroluyorum. Bazı değerler toplumumuzda nasıl böylesine
adi bir şekilde hiç ediliyor, merak ediyorum.
Sayıp sövsek de geçmiyor öfkem. Bir kadın olarak bu toplumda
artık değer görememekten, yer edinememekten, hakkımla yaşayamamaktan, kendi
doğrularımla adım atamamaktan çok yoruldum. Kendimi geçtim, diğer kadınlarımızı
da geçtim. Sıra çocuklarımıza geldi. Onları geçemiyorum.
Daha aklından
sayıları toplayamazken rızası olmadan kendi bedenine nasıl dokundurtsun o
çocuk?
Daha annesi temizliğe yardım etmesini isterken
arkadaşlarıyla dışarıda vakit geçirmenin derdinde olan bir çocuk, nasıl her
gece kendinden yaşça büyük ve sapkın zihniyetli bir adamla yan yana uyumak
ister?...
Dahalar çok. Ama çözümlerimiz yok. Çocuk, evlilik ve
istismar gibi birbirine hiç yakışmayan bu üç kelimeyi nasıl aynı cümlede kullanabiliyorlar
aklım almıyor! Sizin alıyor mu?
Almasın. Yalvarırım almasın!!
Partinizi, görüşlerinizi bir kenara koyun ve düşünün. Bu
siyasi bir yazı değil. Bu bir vicdanın kanamasıdır. Vicdanlarınıza pansuman
yapmayı öğretin. Bu sapkın zihniyetinizi en baba marka deterjanlarla yıkayın ve
durulamayın. Durulamayın ki bu adi düşünceleriniz ölsün.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder