25 Mayıs 2016 Çarşamba

Yok Yazın Bugün Beni

Böyle dolu dizgin kızgınlığına kırgınlığın eklendi mi hiç Dünyalı? Çok güzel bir günün ardından gecen zehir oldu mu? Benim oldu Dünyalı.
Bir sevgi, bir insanı nasıl saramaz Dünyalı, nasıl!? Ağaçların dalları bazen kısa gelir, kucaklayamaz koskoca gökyüzünü anlarım ama bu öyle bir şey değil . Koca bir sevgi, ufak bir kucak var sarılacak. Nasıl yetmez? Nasıl doyurmaz yalnızlığın o aç karnını?
Yalnızlık hissi nasıl böylesine sindirilemiyor, yok edilemiyor, bilmiyorum Dünyalı. Anlayamıyorum da. Özür dilerim ama kimse yardımcı da olmuyor. Ama önemli olan benim leb demeden leblebiyi anlamam, öyle değil mi?
Değil!
İnan ki değil!
Aklımın sınırları belli, gördüklerim, hislerim, yaşadıklarım, yaşattıklarım belli. Benim  olurum bu kadar işte Dünyalı, bu kadar!
Ben o doyumsuz yalnızlığı doyuracak bir sevgi icat edemedim içimde henüz. Ben doydum kendi heybemdekilerle. Size afiyet olsun Dünyalı.  Ben masadan kalkıyorum müsaadenle.

12 Mayıs 2016 Perşembe

Tekerlemeli Günün Özeti

Serdar Ortaç abimizin " gıııybet çekemiyorlar bizi kıskanıyorlar bizi deliriyorlar sevdikçe seni..."  şarkısının eşliğinde bir yazıya başladım, sonu nasıl  olur bilemedim :)) 
Ergenliğimin James babanın sesiyle yoğrulduğu doğrudur. Ben de metal müziğe gönül vermiş bir ergen idim. Lakin oda kapımın arkasında Hayko'nun  yüzü kanlı posteri varken kafamda pembe tokalar da vardı. Ergenlik zamanlarımın haşin dönemlerinde bir gece rüyamda Serdar Ortaç albümü alırken buldum kendimi ve o günden sonra da kendisini biraz benimsedim. Öyle ki bir dönem " Deeğmeez bu sitemler sana deeğmez.." şarkısını baştan sona kadar ezberlemiştim. O günden beri de az çok takip ediyorum yani. Ha hala metal müziği seviyorum. Bu bilgi de bi kenar da dursun hani :))
Neyseki konu bugün ergenlik anılarım değil... Ben dün dolu dizgin gezdim Dünyalı!!
Madem üniversite bitiyor dedik, kapanışa yaklaşırken biraz da gezelim fikriyle düştük Ege yollarına.

Vee ilk fotoğraf Alaçatı'dan. Daha önce hiç gitmemiştim. Sezon başlamamış, e bir de hafta içi olunca tadından yenmedi Dünyalı.
Mekanlar, sokaklar o kadar güzeldi ki , sıkılmadan aynı evin önünden 423458 defa geçebilirdim. Renkler, dokular... Git de sen de gör Dünyalı.

O mekanların birinde sarhoş olmak isterdim aslında . Hınca hınç insanın sesinde değil de, huzurun içinde kaldırılan kadehlerde sarhoş olmak, anı defterimin bir köşesinde kalmaya değer bence Dünyalı.
Sosyal medyada hep böyle tatlı sözler yazan şeyler görürdüm. Neyseki gözlerim gerçeğine şahit olmayı başardı. Ve daha birçok şeye...
Çerçevelerden birinde sokak hayvanlarına selam vermekten bahsediliyor. O duvar kalbimi çalmasın da ne yapsın.. :)

Madem yollara döküldük, ayaklarımızı suya sokalım dedik ve bastık Dalyan'a... Ama pek beğenmedik, oradaki suya ayaklarımıza layık görmedik ve Dikili'ye doğru devam etti yolculuğumuz. Sonrası Ayvalık...Biraz dolandık o sıralar , yollarda içimiz şişti ama olsun. Tabii bu arada ben arabada bi elimle çikolatamı yerken diğer elimdeki sodayla vicdanımı yatıştırmaya çalışıyordum. Malum spor falan da yok artık hayatımda.:))
Artık hepimiz yavaş yavaş acıkmışken vardık Ayvalık'a. Biraz gezdikten sonra meşhur tostçulara uğradık ve kedi kardeşlerimizle "bi ona bi bana"sırasıyla yedik bol kalorili tostumuzu da...
Ha bu sırada Migros'un dolgun ücretli otoparkına girmeyip Balparkçı abilerimizle park işini daha ucuza kapattığımız için de kendimizle gururlandık. Sonra ayaklarımızı hala suya sokamadığımızı hatırladık ve bu işi Cunda Adası'na erteledik.  Ama kahramanlarımız orada da bunu gerçekleştiremediler...
Cunda Adası'nda kahve keyfi yaptık . Sanırım biraz da yayıldık. Çünkü planımızda güneşi Şeytan Sofrası'nda batırmak vardı ama ben Cunda kedilerini fotoğraflarken, Falcı Bacıya falları yollarken güneş çoktan battı. Amaan Şeytan Sofrası da eksik olsun fikrinden esinlenerek eve dönüş kararını en sonunda aldık. Gerçi arabanın bir farı bozuktu o da sağlam olsa kahramanlarımızı Bursada bile bulabilirdik bir sonraki paragrafta...:)

Sonuç olarak çok güzel bir gün yaşadım ben Dünyalı. Ama Cunda'daki şu alttaki kedi de çok güzeldi. Fotoğrafı koymasam olmazdı .. :)
Gezimizin sonuna geldim artık Dünyalı. Tüm kahramanlara buradan birkez daha teşekkür ederim ve yazıyı Dikili'den bir fotoğrafla bitiriyorum. Hoşçakal Dünyalı...