24 Mart 2017 Cuma

Matematik Gezgini'ne...

İki kere ikinin dört ettiği şu dünyada bir başka gerçek daha var ki o da   “Ölüm”.
Kimilerinin aklı, kimilerinin de kalbi dayanamıyor yaşama. Kalbi yorulana sözüm yok da aklı kalbimdeki seslere uzak olanlara özlemim bazen benim de aklımı, kalbimi yoruyor Dünyalı.
İnsanlar ölüyor Dünyalı. Bizim haberimiz olmadan. Bir şairin o şiirinin adı gibi : Birdenbire.
Yağmurlu bir sabah hayatımdaki sisleri silmek için insan yığını bir otobüste yolculuğa çıkmışken aldım amansız haberi. Neyse ki sadece birkaç dakika önce boşalan bir koltuğa oturabilmiştim. Yoksa titreyen ayaklarımı nasıl dizginlerdim bilmiyorum. Telefonum çaldı ve kulağımdaki ses hayattan bir kişinin daha gittiğini söylüyordu bana. Canımızdan, ailemizden birinin. Matematiği yapabildiğimi görüp de inatla yapmayışıma kızan birisi yoktu artık.
Beklediğim ama bir o kadar da beklemediğim bir haberdi bu Dünyalı. Aptallaşmıştım. Çünkü işin aslı ben kendimi başka birinin ölümüne hazırlamıştım. Bu ayı ona bahşetmiştim kendi acı dünyamda. Ama matematik gezgininin ölümü olmamalıydı Dünyalı, olmamalıydı. Küçük bir çocuğun dediği gibi bu tam da bir “Şüpriş” idi. Ama biz bu sürprize hiç hazır değildik.
O ilk gün öyle ya da böyle bitti ama ertesi gün en kötüsüydü bence Dünyalı. Çünkü artık dokunmak yoktu. Görmek yoktu. Hissetmek yoktu. Artık özlem, özlem ve özlem vardı. Seslere, uzuvlara, bakışlara, sofradaki bir tabağa… Her şeye. Yeni bir acı geçmişte bırakamadığın başka bir acıyı küllendirince daha kötü oluyor her şey aslında. Açıklamama gerek yok, zaten her şey yazıyor şuralarda bir yerlerde..
 Belki de bu yüzden en zor gün o gündü. Yine aynı şair der ki:
Kimi günleri yaşamak istemez ya insan…
İşte ben de şu anda öyle duygular içindeyim.
Sağlıcakla kal Dünyalı..