İlk defa yazdıklarımı defalarca kez silip tekrar tekrar
cümleler kurdum. İlk defa yazı yazarken
bu kadar zorlandığımı fark ediyorum şu dakikalarda.
Koca bir yılımın yıldönümü bugün. Yazmayı bıraktım Doktor’a
ama bu yazı ona değil, bir yılıma.
Geçen sene bugün İstanbul’da havalarda geziyordum, şimdi
Şavşat’ın bir köyünde elektrik kesintisinin bir an önce son bulmasını
bekliyorum. Bugüne sabahtan beri lanet
okumamdan mı kaynaklanıyor bilmiyorum ama elektrikler bir türlü gelmiyor işte.
Gelmesin. Karanlık benim güzelliğim.
Belki de büyük abimi kaybettikten sonra geçirdiğim en kötü
dönemimi yaşadım. Acıyı abimden sonra hiç böylesine derin hissetmemiştim
Dünyalı. Gözyaşım hiç bu kadar
yakmamıştı yanağımı.
Hayat çok garip Dünyalı. Çok. Garipliğinden öte çok bencil.
Çok da merhametsiz. Ve yine bir o kadar da adaletsiz.
Çok ağladım bu son bir yılda Dünyalı. Çok sarhoş oldum.
Kanımdaki alkolden çok kanıma karışmış acının fazlası tüm bedenimi
uyuşturuyordu.
Duymuyordum.
Görmüyordum.
Dinlemiyordum.
Anlamıyordum.
İnanmıyordum.
Yapamıyordum.
En çok da korkuyordum.
Yine korkularım var. Ama bitiyor.
Ve bedenim o acıyı kusuyor artık. Bünyem kaldırmıyor daha
fazlasını Dünyalı.
Kalbim, kendine küskün sevgim, zaman zaman almakta
zorlandığım nefesim…. her şeyim iyileşiyor artık Dünyalı.
Bugün koca bir acı yılını geride bıraktım Dünyalı. 1 Eylül’de
yani Doktor’un doğum gününde son kez veda ettim ona. Elbette o yine bilmedi. Ve
bugün sondu artık Dünyalı.
Şimdi mutluluk beni bulsun, benim olsun.
Gün, güzelliklere çiçek açsın.
Gecem de gündüzüm de aşkın mavisi olsun.
Mavi benim olsun…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder