22 Aralık 2013 Pazar

Muazzam Yas



Otuzluk yasımı tuttum. Muazzam bir yastı her şeyiyle.! Varlığıyla yokluğuyla herkese teşekkür ederim!
 Çok az göz yaşı akıttım saygı uyandıracak kadar güzel olan yasımda. Az gözyaşım, çokça cümlelerim oldu. Hepsi de içimde saygı uyandırdı.
Muazzam yasımda ne abartı vardı ne de eksiklik. Tüm duyguları barındırdım yasımda. Nefret hariç. Nefret kötü. Nefret berbat. Ben gibi yani.
Her yasın bir nedeni vardır. Benim nedenlerim vardı.
En başta “vicdan” kelimesine yas tuttum. Zamanla gözümü her kapattığımda herşeyi en ufak ayrıntısına kadar hatırlayan lanet olası fil hafızalı aklıma yas tuttum. Sonra kendi sevgimin yasını tutmaya başladım. En sonda da ölüme yas tuttum.
Bazı karakterler ölür ve öldükleri yerde kalır. Ben öldüm  fakat nefes almaya başladım. Öldüğü yerde kalan ben olmadım o karakterler arasında. Gerçi benden başka ölen de yoktu, kandırmayalım kimseleri.
Vicdanın yasını kelimelere dökemem. Bir insanın vicdanı olmak en büyük vicdanmış çünkü. Ben sevdiğim adamın vicdanını yatıştırdım da o ne yapacak benim vicdanımla şimdi ?
Bilinmezlik havuzumda yüzüyorum ama o mavi kareli taşlar sökülüyor yavaş yavaş ve ben bir önceki cümledeki sorunun cevabını biliyorum:
Hiçbir şey ! Çünkü yokluğuma üzülmeyecek kadar insan o. Beni özlemeyecek kadar insan o.  
Ve ben yine birşeyi biliyorum. Sevdiğim adamın bilinmezlik havuzu benim havuzumdan daha geniş ve daha derin. Çünkü bilmiyor benim ne durumda olduğumu. Bilmiyor dışarıyı kendime yasaklamış gibi dışarıya adım atmadığımı. Bilmiyor kabuslarım olduğunu. Bilmiyor bazen  uykudan sıçrayarak uyanışımı. Bilmiyor onu ne kadar çok özlediğimi. Bilmiyor ona içimde ne kadar çok cümle sakladığımı. Bilmiyor. Bilmiyor. Bilmiyor. Bilmiyor… Daha bilmediği çok şey var. Ne benim öldüğümü ne de dirildiğimi de bilmiyor. Hepsini geçtim, Dünya’nın güzelliklerini dahi bilmiyor.
Bu sabah o muazzam yasım bitti evet. Şimdi saygı uyandıracak kadar güzel günlerime uyanacağım yarın sabah. Ve sonraki sabah. Ve daha sonraki sabah…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder