27 Nisan 2014 Pazar

Yağmur Yağdıran Kötü Yazar

Uzundu gecem. Yorucuydu.
Sabahım baş döndürücüydü. Yataktan kalkamayacak kadar döndürdü başımı beynimin içinde dolaşan tonlarca ağırlıktaki cümlelerim.
Günüm kapalıydı. Ceketli Adam’ın hiçbir zaman göremediği parlak, sarı güneşi aradım gökyüzünde, bulamadım. Belli ki kovulmuştu gökyüzünden. Krallık, gri bulutlara geçmişti ve soyunu sürdürmek için olabildiğince yağmur damlasını camıma vuruyordu sertçe. Asfaltlardan taşıyordu gücü.
Kabusum yoktu gecemde.
Keyfim de yoktu sabahımda.
Işık yoktu günümde. Ömrümde.
Ve insanlar…
Yüzlercesi.
Birazı yanıbaşımda, birazı birkaç saatlik yolculuk sonunda ulaşabileceğim kadar uzaklıkta, birazı sadece aklımda, birazı karakterlerimin içinde, birazı da rüyalarımda. Ve yine birazı da en uç noktalarda. Oldurulamayacak, ulaşılamayacak, sıcaklığını hissedemeyecek kadar uçlarda.
Parmaklarım saç tellerimin arasında. Aklım uzun bir gemi yolculuğunda. Bedenim ışıkta, ruhum karanlık bir kuyuda. Acım, avucumun içinde. Gülüşümse doktorda.
Yazdığım birkaç karakter bir film setinde. Hepsi mutsuz. Hepsi huzursuz.
Kötü yazarım ben. Mutlu sona inanmayan, mutluluğun ,olsa bile gökkuşağının altından geçmek kadar zor olduğuna ve ulaşılsa dahi sonunda yağmurun dolu dizgin yağacağına inanan, karakterleriyle güçlenmeye çalışan bir yazarım.
Bugüne kadar yazdığım tüm cümlelerimden ve yarattığım tüm karakterlerden özür dilerim. Benim aklımda mutlu son yok.
Yok…




1 yorum:

  1. Piso, ismini hakkını verip kelimeleri konuşturmuş.En iyisi bu bence.

    YanıtlaSil