"...
Ben biraz daha seni yazmak istedim bu gece ama olmadı. Sanki
içimde, en derinde sakladığım ve gün yüzü göstermediğim o büyük acım tuttu
bileklerimden de aldı eline jileti, kesti azar azar etlerimi.
Kanıyor şimdi bileklerim. Halıda minik kan damlaları
halkalar oluşturmaya başladı bile . Kanıyor ama öldürmüyor. Can çekiştiriyor. Aylardır içimdeki acıyı en derin çukurlardan
alıp en yüksekten tekrar aynı derinliğe-bazen derinden de öteye- attıktan sonra
kırılan kemiklerimin can çekiştirmesi gibi bir şey bu da. Nefes almam
güçleşmiyor da başım dönüyor biraz işte. Sonrası mide bulantısı ve biraz da
ter.
Hiç aşktan boğulmuş bir kalp gördün mü o ameliyatlarda
doktor? Ya da öfkeden patlamış bir ciğer? Göz yaşı damlatmaktan usanmayan bir
göz de mi görmedin ? Kan, damar ve etten çok onca söz ve yaşanmışlıklarla kaplı
bir beyine de şahit olmadın öyleyse? Bedenini
saran her bir deri parçasında hissedilen bir “yokluğu” sormuyorum bile!
Sen daha niye okuyorsun doktor?
Sen daha niye o kitapların içinde boğuluyorsun doktor?
Ben, ameliyat masasında kalan bir hastanım sadece doktor.
Bir türlü iyileştiremediğin, taburcu edemediğin bir hastan.
En sonunda solunum cihazına bağladığın ve umudunu yok
ettiğin bir hastan.
Şimdi bir mucizeyi bekliyor bedenim.
Bir ışık arıyor ruhum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder