Uzun zaman önce bir hikaye yazmıştım. Hayatı boyunca hiç
görmeyen birisine mavi rengi anlatmaya çalıştım. Kırmızı, yeşil,mor.. Sadece
maviyi anlatmamı istedi benden. Çünkü mavi onun özgürlüğüydü. Bunun böyle
olmasını ben istedim hikayemde. Diğer renkler onun için bir hiçti. Tıpkı
siyahın onun herşeyi olduğu gibi.
Ama ne yaptıysam anlatamadım. Başta kendimi onun yerine
koymak istedim. Onu anlamak için birkaç gün gözlerim bağlı gezindim evin
içinde. Yine de anlamadım onu. Elimi neye attıysam hepsini tanıdım. Zaten
ezberimdeydi herşey.
Maviyi anlatmanın yolu da ezberimdeydi. Denizdi
mavi.Gökyüzüydü mavi. Eskiden çok sevilen bir sevgilinin gözleriydi mavi. Belki
de bir kazağın rengiydi mavi.
Maviyi adımı unutana kadar ezberlesem de yine de
anlatamayacaktım o rengi, herşeyi siyah olan bir adama. Ona dedim ki:
Mavi,ölümün rengi.
Hiç ölmedim daha önce. Öldüysem de haberim yok. Ölümü nasıl
ki yaşayan bir insana anlatamazsın,nasıl ki ölmüş birine de ölüm nasıl diye
sorduğunda cevabını sessizlikle alırsın.. işte bende öyle anlattım maviyi ona.
İmkansızı istedin benden dedim gizlice.
Görmüyordu ama en güzel gerçekleri görmeyi beceriyordu her
zaman.
Şimdi de ben görüyorum gerçekleri ve ben yine birisine bir şeyleri
anlatamıyorum.
Yine ezberleri bozmak istiyorum ama kelimelerim yetmiyor.
Canımdaki can yetmiyor.
Gözyaşlarımın içinde boğuluyorum hep.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder