6 Kasım 2013 Çarşamba

Anlatılamayan

Uzun zaman önce bir hikaye yazmıştım. Hayatı boyunca hiç görmeyen birisine mavi rengi anlatmaya çalıştım. Kırmızı, yeşil,mor.. Sadece maviyi anlatmamı istedi benden. Çünkü mavi onun özgürlüğüydü. Bunun böyle olmasını ben istedim hikayemde. Diğer renkler onun için bir hiçti. Tıpkı siyahın onun herşeyi olduğu gibi.
Ama ne yaptıysam anlatamadım. Başta kendimi onun yerine koymak istedim. Onu anlamak için birkaç gün gözlerim bağlı gezindim evin içinde. Yine de anlamadım onu. Elimi neye attıysam hepsini tanıdım. Zaten ezberimdeydi herşey.
Maviyi anlatmanın yolu da ezberimdeydi. Denizdi mavi.Gökyüzüydü mavi. Eskiden çok sevilen bir sevgilinin gözleriydi mavi. Belki de bir kazağın rengiydi mavi.
Maviyi adımı unutana kadar ezberlesem de yine de anlatamayacaktım o rengi, herşeyi siyah olan bir adama. Ona dedim ki: Mavi,ölümün rengi.
Hiç ölmedim daha önce. Öldüysem de haberim yok. Ölümü nasıl ki yaşayan bir insana anlatamazsın,nasıl ki ölmüş birine de ölüm nasıl diye sorduğunda cevabını sessizlikle alırsın.. işte bende öyle anlattım maviyi ona. İmkansızı istedin benden dedim gizlice.
Görmüyordu ama en güzel gerçekleri görmeyi beceriyordu her zaman.
Şimdi de ben görüyorum gerçekleri ve ben yine birisine bir şeyleri anlatamıyorum.
Yine ezberleri bozmak istiyorum ama kelimelerim yetmiyor. Canımdaki can yetmiyor.
Gözyaşlarımın içinde boğuluyorum hep.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder