30 Ağustos 2017 Çarşamba

Fonda Aynı Şarkı "2"


Ama o son bir türlü gelmek bilmedi kahramanım için. Çentikler tüm duvarı kapladı, parke taşları doldurdu. Hatta çentik üstüne çentikler atıldı ama başlangıcını yok ederek gelen o son bir türlü gelmedi. Oysa o kadar da uzun bir başlangıcı olmamıştı hayat üstünde. Kısaydı, kısacıktı. Gerçi kimin zaman algısında yüzdüğünü bilmeden bu yorumu yapıyordu. Ama artık kuyudan çıkış yoktu ve içine düştüğü kısırdöngüde takılı kalmaktan bezmişti. Elleri gitmiyordu yeni bir çentiğe ve dipsiz karanlıkta öylece uyuyakaldı ansızın. Uyandığında kaburgaları göğsüne batarcasına acı çekiyordu. Adeta kıvrandırıyordu bu acı onu. Daha fazla kelimeye ve art arda dizilmiş cümlelere ihtiyacı vardı burada biraz daha kalabilmek adına. Ama olmuyordu. Artık kendi karanlığında ve kendi kuyusundayken birkaç insan görüp de eski hazinesine yeniden kavuşamayacaktı. Ve sessizce düşündü.
Karanlığa gözleri hiç alışamamışken çizdiği çentikleri tek tek silse en başa dönebilir miydi? Madem son gelmiyordu, başlangıca tekrar geri dönerek hayatını sıfırlayabilir miydi?
Bilmiyordu ama denemekten zarar gelmezdi. Belki de geri dönüş yolunda beklediği son onu yakalayacaktı? Özel bir günde mi olurdu bu yoksa sıradan bir günde mi, şimdi de bunu düşünmek istedi kahramanım. Ama cevabını bilemedi. Önce biraz hileyle karışık üçer beşer silmek istedi çentikleri ama o zaman da sonun geldiği gün onu dürüstçe karşılayamayacağı için ansızın hüzne kapıldı. Geriye dönmediği her günü tekrar çizdi. Şimdi daha mutluydu. Günler günleri kovaladı, çentikler silindi, duvarlarda boşluklar görünmeye başladı. Çentikler silindikçe oda aydınlandı, kahramanımın göğsündeki o acı dinmeye başladı. En azından artık gece yarısı nefesi kesilerek uyanmıyordu. Duvardaki çentikler gün geçtikçe azaldı…azaldı… ve azaldı. Son bir çentiği kalmıştı. Ve son hala gelmemişti. Belki de keramet başlangıçtaydı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder