Neler oluyor neler bitiyor, anlayamıyorum. Cümlelerime böyle
anlamlaştıramamış olgularla ne çok başlıyorum öyle değil mi Dünyalı. Affet. “Öğleden
sonra affet, ne zaman istersen.”
Taşıma su ile değirmen dönmez derler. Gerçekten öyle Dünyalı. İtekaka gitmiyor bir şeyler.
Emanet gibi gün yaşıyorsan çok da değere sahip değildir nefeslerin. Kitap cümlelerinin
içinde boğulma zamanım geliyor yavaş yavaş, hissedebiliyorum Dünyalı. Bir zarın
pulumu kıramayacağını nasıl hissediyor ve ona göre hamle yapıyorsam, sonunda da
kırılmıyorsa pulum, öyle hissediyorum işte.
Bir terazinin üstüne ne zaman çıktım, hatırlayamıyorum ama
muhtemelen patates olduğumdan beri! Kilom aynı kalsa da patatesin değeri bazen
düşüyor. Yoruluyorum Dünyalı. O patates çuvalının dibinden yukarılara doğru
çıkarken yoruluyorum. Bir kamyonetin arkasında giderken asfalta düşecekmişim ve
o kamyonete uzaktan bakacak olmaktan çok korkuyorum. Korktukça yoruluyorum. Boğuluyorum.
Gecelerde umutlar boğuldu, şiirler kanadı mısra mısra. Engel olmaya çalıştım mı?
Belki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder