Kırgınlıklarını yok saydırabildin mi gönlüne Dünyalı?
Ben kendi adıma sildim tüm kırgınlıkları hayat sayfamdan.
Bitti gitti çünkü. Korkular da gitti kendi korkaklığım dışında. Bir o kaldı
benliğimde. Zaten korkaklığımdan değil mi yanlış adımlar atışım, kaybedişim?
Ağızlardan fütursuzca çıkan bir söz koca bir zamana
hükmedebiliyor bazen Dünyalı. Yapılan denemeler büyük kayıplara sebebiyet
verebiliyor. Mesela bir kurbağanın gidişini izletebiliyor sana. Ya da koca bir
günün anlamsızlığını belirten yan etkiler yaratabiliyor vücudunda.
Kızgın mıyım?
Asla.
Ya da bazen..
Hakkım yok ki kızmaya Dünyalı. Onca sevgiye kucak
açamamışken şimdi bir cümleyle yerle yeksan edemem tüm doğrular benimmiş gibi.
Yapamam…
Ama bir kapı kapanıp bir başka kapı açılıyor işte Dünyalı.
Yeni bir duygu yaşıyor bedenim son zamanlarda.
Anlamsız bir huzur, anlamsız bir mutluluk ve anlamsız bir
mavilik.
Bir gece yarısı Solfej’e geldi bir adam. Biraz etrafa
bakındı ve “burada kalıyorum” dedi. Ne izin istedi ne de yerin olup olmadığına
baktı. Oturduk çay içtik karşılıklı. Tavlada da bir mars üç de oyun aldı. Bana
sizin gezegende olan biteni anlattı hep.
Biraz deli bu adam. Bu yüzden benim gezegenimde adı Şampiyon
oldu. Hiperaktiflikten midir bilmiyorum ama eli kolu durmaz bir türlü. Yanına
oturup uzun uzun konuştuğu zamanda içinin burukluğu gözlerine yansır,
dudaklarından çıkan her kelime havada kaybolurcasına koşar adım uzaklaşır
ondan.
Şampiyon tam tamına sekiz loblu bir vatandaş bu arada
Dünyalı. Ama yeri gelir bi viskinin yerini bile bulamaz. Yani Dünyalı, dört lob
bazen sekiz lobu ele geçirebilir, ona hükmedip hunharca eğlenebilir.
İşin özü, hayatımda artık Şampiyon var. Gerisi başka bir
yazıya. Öpüyorum seni Dünyalı.!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder