20 Ocak 2023 Cuma

Hoşgeldin

 Birkaç sonraki pazarteside bebeğimi kucağımı alacağımdan habersiz koca karnımla cehennem sıcağı yazı yaşamaya devam ediyordum. Sıcak beni çok zorluyordu. Ellerim ayaklarım Shrek karakterinden beterdi. Eşimin terliklerini giyiyordum artık. Hamileliğin dokuzuncu ayı o kadar gereksizdi ki Dünyalı. Sekiz ayda her şey çözümlenebilirdi bence. Neyse. Olan olmuş düzen böyle oluşturulmuş. 

Doğumdan önceki Cuma günü günlük rutin kontrolüme gittiğimde içimdeki minik kuşun çok fazla bekleyemeyeceğini ve pazartesi günü tekrar kontrole gittiğimde artık doğum için gün vereceğini belirtmişti doktorum. Tam da o pazartesi gecesi yine uyuyamamış, tansiyonum ilaçlarla baskılanmış, sabah kahvaltısı yapılıp kontrole doğru yürünmeye başlanmıştı. Eşim gece çalışmış ve ben evden çıkarken yeni gelmişti. O da uyumak için benden haber bekliyordu. Kontrolde her şey yolundaydı. Doktorla doğum için Perşembe günü için sözleşmiştik. Ben de sevinmiştim küçük dayısıyla aynı gün doğacak diye. Ama sonra doktorun içine bir kurt düştü ve biz bir NST daha çekelim ne olur ne olmaz dedi. NST de sıra beklerken de eşimi arayıp sen uyu bugün doğum yok dedim. Sonra annemlere vs haber verdim. Sanırım duruma en çok sevinen abim oldu.  

Bir yarım saat sonra tekrar NST sonucumu doktora gösterdiğimde oğlumun nabzının yavaşladığını ve doğumun o gün öğlen ikide olacağını söyledi. Yatış için hemen işlemleri başlattı.

Ama ben buna hazır değildim. Kısacık bir sürede olsa kendimi çoktan perşembeye hazırlamıştım. 

İlk iş annemlere haber vermek oldu. Onlarda da bir panik havası… Sonra eşimi aradım. Ama ulaşamıyordum. Çoktan uyumuştu ve tüm gecenin yorgunluğuyla telefonu duymuyordu. Kaç kere aradım hatırlamıyorum. Hastaneden çıkıp hem onu kaldırayım hem valizimi alayım diyorum doktor izin vermiyor. Olamaz doğuma kadar NST de bağlı kalacaksın diyor. Son çare karşı komşumu aradım. Artık kapıyı mı kırıyorsun ne yapıyorsan yap ablacım nolursun dedim. Neyse ki kapı kırılmadan kocamı uyandırmayı başardı Velda abla. Velda abla kocamı uyandırmaya çalışırken ben çoktan hasta önlüğümü giymiş, cihazlara bağlanmıştım. Hemşirelere ameliyat için gerekli bilgileri veriyordum. 

Saat 1e doğru annemler geldi. Ardından hemşireler ve hemen doğuma alıyoruz dediler. Saat daha iki olmamıştı. Bir bile olmamıştı. Odadan herkesi çıkarıp beni ameliyat için hazırladılar. Ve o kocaman asansöre bindirdiler. 

Ameliyathane o kadar soğuktu ki o yaz sıcağından kurtulduğum için o kadar sevinmiştim ki Dünyalı, anlatamam. Uzun zaman sonra serinleyebilmiştim. Ama tansiyonum tavan yapmış, 17’lere çoktaan çıkmıştı ama artık uyku zamanıydı. Gözümü açtığımda her şey bambaşka olacaktı. 

Gerçekten de öyle oldu Dünyalı. Anesteziden yeni yeni gözümü açtığımda hemşirelere ben uyandım diye seslendim. Yanıma geldiler ve odaya gittiğimizi belirttiler. İlk sorum iyi mi ya da nasıl olmadı. Küvöze girdi mi? Evet Çok şükür ki korktuğum başıma gelmemişti. Oğlum odada beni bekliyordu. Ama ben henüz tam ayılamamıştım onu kucağıma verdiler. Çok bulanıktı. Bebek kokusu da yoktu. En ilginci de buydu biliyor musun Dünyalı. Hiçbir zaman o bebek kokusunu alamadım. Ne o ilk an ne de sonraki aylarda. Her neyse… Bir yandan da ameliyattan dolayı canım yanıyor, doğumun etkisiyle ısı kaybı yaşıyorum ve zangır zangır titriyordum. Ara ara uykuya dalıp sonra uyanıyordum. Ama oğlum benimle olduğu için çok mutluydum Dünyalı. Sonra babası kucağına aldı, bakıştılar. Her şey istediğim gibiydi. 

Çok şükür yumuk bir bebeğe kavuşmuştum. Hayatımın en güzel pazartesisini yaşıyordum. Bana en güzel hediyeyi veren bir pazartesinin içindeydim. 

Senin en güzel pazartesin hangisiydi Dünyalı? 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder